ÖABT’ye Çok Ağır Eleştiriler! Eğitim Programları ve Öğretim Uzmanı Bülent Odabaşı’dan ÖABT değerlendirmesi;

ÖSYM Neyi Ölçtü?

Aylardan beri süren belirsizlik 14 Temmuz günü sona erdi… İlk açıklandığından beri niçin ve nasıl olacağı belli olmayan, kapsamı hakkında kimsenin karar veremediği ve uygulandıktan sonra da “Bu neydi ya?” dedirtecek bir sınav oldu ÖABT….
Gerçekten ÖSYM bu sınavla neyi ölçtü? Öğretmen adaylarının alan bilgisini mi? Emin misiniz? Bu kadar soruyla bir öğretmenin alan bilgisi ölçülebilir mi? Elbette hayır. Bu nedenle ÖABT, geçerliği olmayan, özellikle de “kapsam geçerliği olmayan bir sınav” oldu. Aslında haksızlık yapmamak lazım. ÖSYM dönem içinde alanlara göre sınavın kapsamını yayınladı, ama bu kapsamlar birkaç dönemi veya yılı içeren konulardan, derslerden ibaretti ve 4-5 başlıkta toplanmıştı. Yani bir öğretmen adayı, öğrenim gördüğü 4-5 yılın tamamını bilmek zorundaydı. Ancak her şeye rağmen, bir kişinin öğretmenlik alanı bilgisinin 50 soruyla ölçülebildiğini söylemek imkansız.
Bu günlere kolay gelmedik. Hatırlarsınız; ÖSYM oyun oynanırken kuralları değiştirdi, adaylara 3-5 örnek soruyla “Geri kalanını siz tahmin edin.” dedi, ramazan ayında ve bu sıcakta binlerce insanı farklı şehirlerde sınava girmeye mecbur etti… Bütün bunlar sınav sürecinin nasıl zorluklar içerdiğini gösteriyor.
Neyse ki sınav dün yapıldı, fakat tartışmalar bitmedi. Sınava girenlerin yorumları içinde “Yanlışlıkla farklı bir alanın sınavına mı girdim?” diyenden, “Profesör mü seçiyorlar?” diyene kadar geniş bir dağılım vardı. Bu görüşlere katılmamak mümkün değil. Sorular öğretmen adaylarını zorladı. Zaten bu zorluğu, sınavın ortalamalarını ÖSYM yayınlarsa göreceğiz. Aslında ÖSYM bu kadar zor bir sınav yapmadan da işi halledebilirdi, herhalde birilerine mesaj vermek istedi.
Bu sınava dışarıdan bakan insanlar, “ÖABT yapılsın, branşında en iyi olanlar öğretmenliğe atansın.” diyorlar. Çok doğru, ama bu sınav öyle bir sınav değildi ki. 6-7 yıldır dershanelerde veya özel okullarda çalışıp da bu sınava giren ve gerçekten verdiği eğitimle göz dolduran kişiler bile bu sınava girip birçok soruyu emin olmadan işaretliyorsa, bu sınav alan bilgisini ölçmüyordur. Adayların çoğu sınavda sorulan sorulara ilişkin konuları fakülte yıllarında görmediyse veya farklı içerikte gördüyse, üzerinde kesin olarak uzlaşılamayan konulardan akademik düzeyde sorular geliyorsa bu sınav alan bilgisini ölçmüyordur. Keşke ÖSYM sınavda, öğretmen adaylarının atandıklarında meslek yaşamlarında kullanacakları veya öğrencilerine öğretecekleri konulardan sorular sorsaydı… Daha iyi olmaz mıydı? Örneğin, bir Tarih Öğretmeni lisede anlatacağı tarih konularının kapsamından, öğretim programından, planlamasından, yöntemlerinden ve ölçme sürecinden sorumlu olsaydı ya da bir Türkçe Öğretmeni, ortaokulda anlatacağı konulardan sorumlu olsaydı…. Böylece sınavda hem ortak bir kapsam belirlenmiş olurdu, hem de sınava girenler bu bilgileri meslek yaşamlarında kullanırlardı.
Söylenecek çok şey var belki, ama sonuç değişmiyor. Çünkü ÖSYM ne yaparsa yapsın atanacak kişi sayısı değişmeyecek.
Değerli öğretmen adayları, bu sınav bir sıralama sınavı olduğu için herkes kendi branşından olan adaylarla yarıştı. Size zor geldiyse büyük ihtimalle arkadaşlarınıza da zor gelmiştir. Bu nedenle küçük puan farklarıyla atamalar olacaktır. Umarım herkes hak ettiğine ulaşır.
Ülkemize ve milletimize öğretmen olarak hizmet vermek için bunca sıkıntıya gerek var mı bilemiyorum, ancak bu mesleği yapabilmeniz için fakülte eğitiminizin yeterli olduğunu düşünüyorum. Gerisi boş laf…
Tüm yaşamınızda başarılar dilerim…
Bülent ODABAŞI
Eğitim Programları ve Öğretim Uzmanı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar